16 Ekim 2009 Cuma

Popüler Kültür ile Müzik Arasında


Kapitalist üretim etkileşiminin üst seviyelerde hissedilmeye başlandığı 19. yy’ın ilk çeyreğinde ortaya çıkan popüler kültür kavramı ilerleyen süreçte tüm insanlığı üzerine çeken çok önemli bir sosyal olgu halini almıştır. İnsanları sürekli tüketime teşvik eden ve kökeni ortaçağa kadar dayanan bu ekonomi modelinin tüm dünyada yarattığı siyasal, ekonomik ve kültürel eksenli etkiler, bu üç önemli kavram üzerinde de radikal değişikliklere neden olmuştur. Bu da kapitalist ülkeler merkezli yeni bir dünya düzeninin şekillenmeye başlamasını tetiklemiştir. Popüler kültürün toplumsal yaşam üzerindeki rolü ve iç dinamiklerinin oluşmasında yarattığı kurucu öğe olma potansiyeli onu epistemolojik düzlemde evrensel bir kod olarak işlev görmesine neden olmuştur. Bu etki globalleşme ve modern toplum sürecinde gelişen ülkeler için popüler kültürün oynadığı belirleyici rolü daha iyi gözler önüne sermektedir. Bu bağlamda popülerizmin böylesine önemli etkiler doğurması, akıllara da siyaset ve siyasi çatışma üzerine kurulu bir oyun mu olduğu sorusunu getirmiyor değil.


Küreselleşmeyle birlikte kalkan sınırlar popüler kültüre bir sanal ağ gibi tüm dünyayı eş zamanlı etkileme özeliğini kazandırmıştır. Avrupa’da moda olan bir sosyal olgu aynı zamanda Doğu Asya’da, Güney Amerika’da moda olabiliyor ve toplumları tek tipleştirebiliyor. Böylesine etkili bir sarmal yapıya sahip olan popüler kültür, toplumlar için önemli özelliğe sahip olan sanatın da birçok türevine etkileri oluyor. Bu sanat dallarından en önemli olanlarının başında ise müzik geliyor. Evrensel bir özelliğe sahip olan müzik asırlar boyunca medeniyetler için çok şey ifade etmiştir. Kimi topluluklar müziği dini ritüellerinin bir parçası olarak algılarken; kimi topluluklar müziği itici bir kuvvet olarak kullanıp savaşlarda askerlere cesaret vermesi amacıyla kullandı. Dolayısyla tarihsel süreçte müziğin yapısal, kuramsal ve pratik gelişimi çeşitli evrelerden geçerek günümüze kadar geldi.


Günümüzde sosyo kültürel açıdan müzik toplumlar için doğrudan doğruya bir kendini ifade etme aracı olarak görülmeye başlandı. Bu şekilde oluşan çeşitli müzik tarzları da belirli hayat felsefelerini belirli kalıplarda sundu insanların önüne. Oluşan bu müzik tarzlarına mensup kişilerin belirli giyim üslupları ve yaşayış şekilleri oluştu. Rock, heavy metal, pop, jazz,rap, hip-hop gibi günümüz popüler kültürünün oluşturduğu bu müzik türleri mensubu olduğu üyelerini de bir tarz seçme konusunda zorladı. Kişilerin demografik yapıları ise seçtikleri müzik tarzlarında etkili oldu. Toplumsal pramidin alt kısmında kalan kişiler daha çok hiphop-rap gibi ahlaki ve ekonomik değerleri eliştiren bir yapıya büründü. Amerikan gettolarında oluşan bu kültür, dünyanın çeşitli ülkelerinde hakim kültüre karşı bir ses olmak isteyen gençler tarafından kendi kültürel ortamlarında şekillendi. jazz ve pop ise toplumsal pramidin daha çok üst kısmında kalan bireylerin tercih ettikleri tarzlar haline geldi. Ülkemizde ise yine popüler kültürün etkisiyle oluşan pop ve arabesk müzik tarzları kitleleri peşinden sürükleyen bir oluşuma dönüştü. Popüler müzik doğrudan müzik yapan bireylerle ilgili olmaktan çok, toplumun ya da çevrenin taleplerinin belirleyici olduğu bir müzik tarzı olarak şekillendi. Popüler kültür bir tüketim toplumu yaratırken bunu müzik alanına da yansıttı. Adeta seri üretimle oluşturulan ve anlam derinliği olmayan pop şarkıları çabucak tüketilecek ve herkesi tep tipleştirecekti. Neredeyse her hafta yeni bir pop sanatçısı boy gösteriyor ve ürettiği şarkıdan giyim trazına kadar yenilikçi olmayıp varolanları taklit ediyordu. Ortaya çıkan müzikal kirlilik toplumuda etkileyerek, benliğinden uzaklaşan ve kendini olduğundan farklı gösterme çabası içinde olan bireyler ortaya çıkarıyordu.

Popüler kültür Anadolu’dan büyük şehirlere göç ederek metropol yaşantısına ayak uyduramayan bireylerin oluşturduğu bir müzikal yapının oluşmasına da neden oldu. Bu müzik tarzının adı ise arabeskti ve acıyı refersans alıyordu . Büyük şehirlerde yaşantılarını varoş diye tabir edilen alt gelir gruplarının oluşturduğu yerleşim bölgelerinde sürdüren bu insanlar şehir yaşamına olan uzaklıklarından ve adepte olamamalarından kaynaklanan isyanlarını ve boyun eğişlerini arabesk tarzla ifade etmeye başladılar.


Popüler müziği yaygınlığı ve niteliği açısından kapitalizmin ürettiği halk müziği diye düşünebiliriz. Üretimin boyutları ve türlerin aynı sektör içinde birlikteliği, bunun yanında ritimlerin tekdüzeliği bizim müzik türlerini ayrıştırmamızı zorlaştırır. Medyanında etkisiyle genel olarak kırda üretilen halk müziği, kent kültürünün etkisinden kurtulamaz. Etkileşimin uzun vadeli sonucu; üretilenlerin müzik endüstrisine uygunluğu, varolanların uyarlanmasıdır. Müzik hegemonyası (endüstrisi) ürettiği ürünlerde halkın beğenisini asgari düzeyde dikkate alır. Çünkü ürününün satılacağı büyük çoğunluk bu kesimdendir. Popüler müziğin kaynağı halk müziği ile beslenir. Pop kültürü geleneğe dayanarak varlığını sürdürür. Yaratılan kimlik erezyonunu, birey varolma mücadelesi vererek gidermeye çalışır. Mücadele süreci, sahte kimlik kazanımına yol açar. Grupça gidilen konserler, kült haline getirilen müzik sanatçılar ve onlara duyulan hayranlık. Bu aktivitelerle kitleyle bütünleşmeye çalışan birey, kendi iç dünyasının şizofrenisini dışlayarak öne çıkma, bütünleşme ironisiyle hiçliğini eritmeyi amaçlar. Gündelik yaşamın ortasına yerleşen müzik adına her şey, sahiplenilip tüketilmesi gerekendir. Kimlik ancak tüketilenin ne olduğuna göre belirlenmektedir. Medyada yer alan parçaları mırıldanamıyor, onları söyleyenlerin özel yaşamını bilmiyorsanız, ait olduğunuz bir yer yok demektir. Aidiyetin olmaması dışlanmışlığı yaratarak melankoliyi doğurur. Kültürel koşulların yarattığı apolitik durum, melankoli ile birleştiğinde bunlardan kurtuluş olarak görülen popüler müziğe yönelinir. Tam da bu noktada popüler müziğin çare olacağı düşünülürken popüler kültür atmosferi bireyi esir alır.


Popüler kültür, iktidarın manipüle edici alanı, müzik bu alanın ileti kodlarıdır. Popüler müzik, kente uyum sağlama sürecinin ara momenti iken zamanla bireyi kuşatarak yaşamın kendisine dönüşür. Kimlik problemi popüler müziğin “sıradanlığı” ve yarattığı sahte grup simülasyonu ile çözülür. Sıradanlık gelenekselin metaforu gibi algılanır. Müziğin anlamlandırılması söz konusu olduğunda bana hitap ediyor gibi muğlak yanıtlarla geçiştirilir. Yanıtlar aynı zamanda rasyonel yaşam alanlarının popüler kültür içindeki hapsolmuşluğunu, donmuşluğunu bize duyurur. Popüler müziğin oluşturduğu simgesel kahramanların modeli kültürel arka planımızı eriterek, bizi bilinçsizleşme boyutuna iter. Bu boyutta artık bireysel yargıların yerini ortak tüketilen ürünlerin başdöndürücü hazzı almıştır. Müzik beğenisi bilinenin ötesinde sunulan modellerin görselliği üzerinden, bizi ne kadar etkilediğine göre dönüşüme uğramıştır. Müzikalitenin yerini görselliğin verdiği haz ilkesi mi almıştır? Yoksa popüler kültürün müzik boyutu bizi Freudçu egolarımızdan mı yakalamıştır?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder